Comments

bilgigetir.blogspot.com içinde arama yapın...

Arap Baharı Nedir? Dünyayı Değiştiren Olaylar Nasıl Başladı, Nasıl Sonlandı?


Arap dünyasında diktatör yönetimler

Dünya üzerinde meydana gelmiş tüm savaşlar yalnızca gerçekleştiği dönemi değil çok uzun dönemleri kapsayabilecek şekilde geleceği de etkiler. İnsanlık tarihini değiştiren en önemli savaşlardan biri de 1. Dünya Savaşı'ydı. Savaş sonunda Osmanlı İmparatorluğu Ortadoğu ve Arap coğrafyasından çekildiğinde batılı güçler bu coğrafyayı yeniden şekillendirmişti. Bölgede batı devletlerinin desteklediği diktatörler ortaya çıkmış ve uzun yıllar boyunca babadan oğula geçen bir yönetim biçimi bölge ülkelerinde hakim olmuştu.

Fakirlik huzursuzluğa neden oluyor

Ortadoğu ülkelerinin zengin petrol kaynaklarına sahip olması batılı ülkelerin iştahlarını sürekli kabartıyordu. Diktatörler genellikle batı ile ilişkilerini iyi seviyede tutuyorlardı. Bu aslında karşılıklı bir alışveriş gibiydi. Diktatörler doğal kaynaklar konusunda batıya avantajlar sağlarken bu sayede kendi diktatörlüklerinin de garantide olmasını sağlıyorlardı. Zenginlikleri inanılmaz seviyeye ulaşan Arap liderler halkla ilgilenmiyor, fakirlik içinde yaşayan halka karşı şatafatlı hayatlarına devam ediyorlardı. Zaman ilerledikçe bölge ülkelerinin halkları arasında huzursuzluk arttı. Artık her şeyin değişmesi ufak bir kıvılcıma bakıyordu.

İlk ateş yanıyor

Üniversite mezunu 27 yaşındaki Muhammed Buazizi iş bulamadığı için ailesinin geçimini seyyar satıcılık yaparak sağlamaya çalışan bir Tunus vatandaşıydı. Tunus zabıtası bu tür satıcılara izin vermiyor ve müthiş bir rüşvet çarkı dönüyordu. 17 Aralık 2010 tarihinde zabıtalar tarafından Muhammed'in arabasına ve mallarına el konuldu. Tüm çabalarına rağmen mallarını geri alamayan Muhammed bir de şiddet gördü. Olanları kendine yediremeyince valilik önünde kendini yakarak hayata veda etti.

Tunus'ta olaylar başladı

Muhammed'in eylemi Tunus'ta ve dünyada yankılandı. 18 Aralık 2010 tarihinde Tunus genelinde yoğun protestolar başladı. Olaylar 23 yıldır ülkeyi diktatörlükle yöneten Zeynel Abidin'in ülkeyi terk etmesini isteyen ayaklanmaya dönüştü. Yönetim protestoları durdurmaya çalıştıkça eylemlerin şiddeti daha da arttı ve ateş ülkenin her yanını sardı.



Zeynel Abidin son kozunu oynamak üzere sokağa çıkma yasağı ilan etti. Önlemler yangını körüklemekten başka hiç bir işe yaramadı. Eylemciler İçişleri Bakanlığı'nı bastıklarında polisin gaz bombalı ve ağır silahlı müdahalesiyle karşılaştılar. 200 kadar Tunuslu burada hayatını kaybetti. Zeynel Abidin geri adım atarak hükümeti görevden aldığını ve yiyecek fiyatlarını indirdiğini açıklasa da tansiyon bir türlü düşmedi. İşin geri dönüşü olmadığını gören diktatör olaylardan 10 gün sonra istifa ederek ülkeyi terk etti. Yönetimi deviren halk artık mutluydu ve bu zafere "Yasemin Devrimi" adı verildi.

Ateş Mısır'a sıçradı

Tunus'ta kazanılan zaferden 11 gün sonra Mısır'da da hareketlilik başladı. 25 Ocak 2011 tarihinde Mısır'ın başkenti Kahire'de bulunan Tahrir (Özgürlük) Meydanı'nda toplanan halk özgürlük sloganları atmaya başladı. Protestoların başlangıç tarihi kayıtlarda "Öfke Günü" olarak adlandırıldı. Mısır'ı 30 yıldır dikta rejimle yöneten Hüsnü Mübarek halkın birbirleriyle ve dünyayla haberleşmesini engellemek için internet erişimini engelledi. 

Alınan sert önlemler eylemlerin şiddetini daha da artırdı. Mısır polisi Mübarek'in emriyle eylemcilere çok şiddetli müdahalede bulundu. Yayınladığı bildiriyle halkın yanında olduğunu açıklayan askeri ordu ile polisler karşı karşıya geldiler. Çare kalmadığını anlayan Hüsnü Mübarek istifasının ardından ordu tarafından tutuklandı.

Özgürleşme sırası Libya'da

Tunus ve Mısır'da çok kısa sürede net sonuçlar alınan Arap Baharı'nda sıra Libya'ya geldi. 17 Şubat 2011 tarihinde ülke genelinde protestolar, silahlı çatışmalar ve şehirlerin işgali başladı. Arap Baharı'nın en kanlı olayları Libya'da gerçekleşti. Bingazi şehri 42 yıldır ülkeyi yöneten Muammer Kaddafi aleyhine yapılan protestoların merkezi haline geldi.

Kaddafi televizyonlara çıkarak göstericileri hainlikle suçladı. Ülke genelinde telefon ve internet hizmetini engelleyen Kaddafi adeta meydan okuyordu. Tank, uçak ve savaş gemileri ağır silahlarla göstericilere saldırmaya başladı. Ülkede resmen iç savaş başladı. Olaylara seyirci kalmayan NATO ve Fransa güçlerinin müdahalesiyle Kaddafi ele geçirildi ve halka teslim edildi. 42 yıldır ülkeyi yöneten Kaddafi halk tarafından linç edilerek öldürüldü.

Suriye'de işler çığırından çıkıyor

Protestoların diğer Arap ülkeleriyle eş zamanlı olarak başladığı Suriye'de olaylar çok yoğun olarak yaşanıyordu. İnsani haklarının yok sayıldığını düşünen Suriyeliler büyük çaplı gösteriler düzenlemeye başladılar. Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Nusayri oluşu da protestoların şiddetini artırıyordu. Esad'a bağlı güçler göstericilere çok ağır ve kanlı müdahalelerde bulundu.

Diğer ülkelerde olduğu gibi uygulanan şiddet, olayların büyümesine engel olamadı. Ordu birlikleri devreye girdiğinde ülkede artık katliamlar yaşanmaya başladı. Bu sırada pek çok ordu mensubu ayrılarak göstericilerin yanında yer aldı. Silahlanan eylemciler Esad'a bağlı birliklerle savaşmaya başladılar. İşte günümüzde bile ülkemizde etkilerini hissetiğimiz Suriye iç savaşı bu şekilde doğmuş oldu. Suriye'deki iç savaştan kaçanlar başta Türkiye olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağıldılar. Arap Baharı son zamanların en büyük mülteci krizine yol açmıştı.

Buna benzer gösteriler tüm Arap dünyasına sıçradı ancak sonuçları Tunus, Mısır, Libya ve Suriye kadar ağır olmadı. Bahreyn, Cezayir, Ürdün, Yemen, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas gibi ülkeler de Arap baharının rüzgarını hisseden ve yaşayan ülkeler oldular. 

Etiketler

إرسال تعليق

0تعليقات
* Lütfen konu dışı yorum yazmayınız. Yorumlar editör onayından sonra yayınlanacaktır.

Top Post Ad

Ads Section