Vücuttaki enfeksiyonlar depresyonu tetikler mi?
King's College London tarafından yapılan araştırma, düşük dereceli sistemik inflamasyon ve depresyon arasında bir bağlantı olduğuna dair yeni kanıtlar buldu. Büyük ölçekli vaka-kontrol çalışması, depresif kişilerde depresif olmayan kişilere kıyasla daha yüksek seviyelerde inflamatuar bir biyobelirteç belirledi, ancak tüm uzmanlar inflamasyonun depresyonda nedensel bir rol oynadığına ikna olmadı. İnflamasyon ve depresyon arasındaki ilişki son yıllarda tartışılıyor. İki durum genellikle yakından bağlantılı gibi görünse de, iltihabın depresyonda nedensel bir rol oynayıp oynamadığı hala belirsizdir. İnflamasyonla ilişkili birçok hastalık, hastanın artan depresyon riskine sahip olmasıyla karakterize edilir, ancak çoğu kez, depresyonun hastalığın yalnızca bir yan ürünü olduğu mantıklı bir şekilde tartışılır.
Bilimsel çalışmalar sonucu yeni kanıtlar bulundu
Binlerce insanın sağlığını takip eden büyük bir anket olan UK Biobank'tan alınan verileri kullanan yeni araştırma, depresyon ile C-reaktif protein (CRP) adı verilen inflamatuar bir biyobelirteç arasındaki ilişkiye baktı. Çalışmaya 86.000'den az kişi dahil edildi ve yaklaşık üçte biri klinik olarak majör depresif bozukluk tanısına sahipti. Araştırmacılar, CRP düzeylerinin depresif olmayan kişilerde depresif olmayan kişilere kıyasla tutarlı bir şekilde daha yüksek olduğunu bildirdi. Araştırmacılar, diğer klinik ve davranışsal faktörleri ayarladıktan sonra, bu inflamatuar biyobelirteç ile depresyon arasında bir bağlantı saptadılar.
Yeni çalışmanın ortak kıdemli yazarı Carmine Pariante, "Büyük ölçekli veri analizimiz, sosyoekonomik arka planı, kötü sağlığı, sağlıksız alışkanlıkları ve ayrıca bağışıklık bozukluğuna genetik yatkınlığı ortadan kaldırdı. Bu eleme süreciyle, depresyon ile artan iltihaplanma arasındaki ilişkinin arkasında temel bir biyolojik sürecin olabileceğini gösteriyoruz. Bu süreci tanımlayabilir ve depresyonun gelişimindeki rolü hakkında daha fazla ayrıntı ortaya çıkarabilirsek, bu yaygın akıl sağlığı bozukluğu için yeni tedavileri denemenin yolunu açabiliriz. " dedi. Curtis, “Bu çalışma, inflamasyonun bir belirteci olan CRP düzeylerinin, hayatlarının bir döneminde depresyonda olduğunu bildiren kişilerde biraz daha yüksek olma eğiliminde olduğunu doğruluyor” diyor. "İltihaplanmanın depresyona neden olmada kilit bir role sahip olduğundan şüpheliyim ve bu çalışmanın depresyon anlayışımıza çok şey kattığından emin değilim."
İltihaplanma ile depresyon dolaylı olarak ilişkili
Depresyon / inflamasyon hipotezini eleştiren önceki araştırmalar , iki faktör arasındaki ilişkinin dolaylı olabileceğine dikkat çekti . Örneğin yetersiz uyku veya obezitenin düşük dereceli iltihaplanma ve depresyonla bağlantılı olduğu bilinmektedir, bu nedenle herhangi bir nedensel mekanizmaya odaklanmak zordur. Curtis, bu tür araştırma bulgularının insanlar üzerindeki etkisine karşı temkinli davranıyor ve depresyondan muzdarip olanları, anti-enflamatuar ilaçlarla kendi kendine tedavi etmeye karşı uyarıyor. Çünkü bu ilaçların depresyon üzerinde kanıtlanmış bir etkisi olmamasının yanı sıra, tehlikeli yan etkileri vardır. İltihaplanma ve depresyon arasında nedensel bir ilişki varsa, bu mekanizmayı hedeflemek için büyük olasılıkla ilaçların geliştirilmesi gerekecektir ve bu noktaya gelmeden önce daha yoğun araştırmaya ihtiyaç vardır.
Yeni araştırma The American Journal of Psychiatry'de yayınlandı .
Yorumunuzu buradan gönderebilirsiniz