Pablo Picasso kimdir?
Dahi ve uslanmaz çocuk Picasso
Dünyanın en önemli sanat insanlarından biri olan Picasso, küçük yaşlardan itibaren ressam olan babasından sanat dersleri almıştır. Çok kısa bir sürede resim sanatında ne kadar yetenekli olduğu fark edildi. İlk eseri olan " La Picador " adlı tabloyu 9 yaşında iken yapmıştır. 14 yaşında iken La Coruna Güzel Sanatlar Okulu'nda eğitim almaya başlamıştır.
Bu dönemde babasından çok daha iyi resimler yapabilir durumdaydı. Okuldaki yaşıtlarından çok daha ileride olduğu herkes tarafından fark ediliyordu. Çok zeki, yetenekli ve bilgili bir olsa da iyi bir öğrenci olmayı hiçbir zaman beceremedi. Okul kurallarına aykırı davranışları sebebiyle sürekli disiplin cezası alıyordu. Birilerinin ona ne yapması gerektiğini söylemesinden hoşlanmıyordu. Disiplin cezasını geçirmesi için kapatıldığı beyaz badanalı odanın duvarlarına bile resim yapıyordu.
Kardeşinin ölümüyle yeni bir hayata başlıyor
1895 yılında kardeşi Conchita vefat edince ailesiyle birlikte Barselona'ya taşındı ve eğitim hayatına orada devam etti. Ailede yaşanan sıkıntılara rağmen ileri düzey dersler alabilmek için sınava girdi. Başka öğrencilerin 1 ayda kazanamadığı bu sınavları 1 hafta içerisinde tamamlayarak sanat hayatına yön verecek derslerle ve arkadaşlarla tanışma fırsatını yakalamıştı.
Madrid'de bulunan San Fernando Güzel Sanatlar Akademisi'ne girdiği zaman da disiplin sorunları yaşamaya devam eti. Çoğu zaman derslere hiç girmiyor, vaktini şehri gezmek ve yeni şeyler keşfetmekle geçiriyordu. Bu gezmeler sırasında ressam El Greco'nun eserlerinden çok etkilendi. Bundan sonra yaptığı her eserde El Greco'nun etkileri gözükmeye başlamıştı. Picasso, kardeşinin ölümü ve bir kaç ressam arkadaşının intiharına şahit olmuş, Madrid'de çok yoksulluk ve hastalık çekmişti. Ünlü ressamın erken dönemde yaptığı eserlerde sıkıntıların ve ölümlerin etkisi dikkat çekmektedir.
Sanatta profesyonel dönemi : Mavi Dönem
Halen ölüm ve sıkıntı odaklı düşünceler içinde iken 1900 yılında Paris'e yerleşti. Bazı kaynaklar tarafından Paris'te kaldığı evde ısınabilmek amacıyla eserlerinden bazılarını yaktığı belirtilmektedir. Daha sonra o dönemin yenilikçi sanatçılarının yoğunluklu yaşadıkları Montmartre kentine yerleşti. Oradaki kısa döneminde bolluk ve refah içinde yaşadı. Ardından Madrid' e geçerek bir arkadaşının dergisinde çizimler yapmaya başladı. Madrid döneminin ardından ikinci kez Paris'in yolunu tutu. Ruhu gelişmeye ve değişmeye başlamıştı. Bu koskoca şehirde yalnız olduğu duygusu ağır basmaya başladı ve Bohem tarzı yaşamı benimseyerek tasasız, telaşsız ve panik yapmadığı bir hayat sürmeye başladı. Picasso'nun ilk dönem yapıtlarını verdiği bu dönemi " Mavi Dönem " olarak adlandırılır.
Mona Lisa tablosunu çalmakla suçlanıyor
Leonardo da Vinci'nin ünlü tablosu Mona Lisa 1911 yılında Louvre Müzesi'nden çalındığında bir arkadaşı polis tarafından göz altına alındı. Arkadaşı polise tabloyu Picasso'nun çaldığını söyleyince polis tarafından sorgulandı. Daha sonra Mona Lisa tablosunun çalınmasıyla ilgisi olmadığına karar verildi. Tablonun bulunmasıyla üzerindeki tüm şüpheler de kalkmış oldu.
Kübizm akımını başlatan kişi oldu
Picasso'nun eserlerinde pek çok sanatsal akımın etkileri görülür. Sanat hayatı dokuz farklı döneme ayrılır. Bu dönemler içinde kendi başlattığı kübizm akımının önemi büyüktür. Kübizm, sanat eserleri içinde görünen şeylerin yanında görünmeyen şeylerin de yer alması şeklinde tanımlanan sanatsal bir akımdır.
Picasso, 1907 - 1914 yılları arasında bu akıma özgü eserler vermiştir. Bu akım sadece bir kaç sanatçıyı etkileyecek türde olmamış ve uluslararası boyuta taşınmıştı. Picasso'nun kübist eserlerinde üç boyutlu nesne ve objelerin iki boyutlu ve geometrik olarak gösterilmesi dikkat çeker. Portre tablolarında insanlar hem profil hem de önden görünüş olarak tabloda yer almaktadır. Kübizm akımındaki en tanınan eseri ise " Avigonlu Kadınlar " adını verdiği tablosudur. 1912 yılına kadar yaptığı kübist resimlerin çoğu ya natürmort ya da insan tasviri şeklindeydi. Bu tabloların neredeyse tamamı renkliydi. Daha sonra kullanılan malzemeler, renkler ve tarzda dikkat çekici değişmeler yaşandı.
Picasso'nun sanatında savaşların etkisi
Picasso'nun yaşadığı dönemde pek çok savaşı görmüş olması eserlerine de yansıdı. Yaşadığı süre içinde her zaman savaşlara karşıt bir tutum sergiledi. Picasso, İspanya’nın diktatörü Francisco Franco’yu eleştirdiği eserine “Franco’nun Rüyası ve Yalanı”, Birleşmiş Milletler ve Amerika’nın, Kore Savaşı’ndaki konumunu eleştirdiği eserine, “Kore’de Katliam”, İspanya’daki iç savaşı eleştirdiği eserine ise, “Guernica” adını vermişti.
Modern dönemin başyapıt eseri olarak tanımlanan Guernica, yalnızca iç savaşı değil tüm dünyadaki savaşları eleştiren bir eserdi. Picasso savaş karşıtı düşüncelerinin tamamını bu tabloda resmetmiş gibiydi. İspanya’dan gelen üzücü haberlerin etkileri eserlerinde görülüyordu. 27 Nisan 1937’de Almanların saldırısıyla bombalan Bask Bölgesi’ndeki Guernica kasabasının içler acısı durumunun sanatçının iç dünyasında nasıl bir yıkıma yol açtığı bu esrinden anlaşılabiliyordu. 1940’larda, bir Nazi subayı, Picasso’nun Guarnica adlı eserini incelediği sırada ona dönüp, “Bunu siz mi yaptınız?” diye sordu. Picasso'nun cevabı tarihe geçecek nitelikteydi: “Hayır, siz yaptınız!”
Picasso'nun diğer yönleri
Guiness Rekorlar Kitabı’na göre, 100 bin baskı, 34 bin kitap resmi, 300 heykel ve birçok seramik üretmişti. Hatta pek çok fotoğraf çekmiş; mücevher bile üretmişti. Aslında bu dalların hepsi bir başka alandı ve bir uzmanla çalışmayı gerektiriyordu. Oysa o kimseden yardım almıyor, yine de yaptıkları iğreti bulunmuyordu. Ne yaparsa yapsın resimle bağını koparmıyor, yine hep ona dönüyordu. Resme bakışı, hayata bakışı, tüm bu üretimleri kendine has bir üslupla aktarmasını sağlıyordu. Dünyadaki en üretken sanatçılardan biri olan Pablo Picasso, 8 Nisan 1973 yılında 92 yaşında iken hayata veda etmiştir.
Yorumunuzu buradan gönderebilirsiniz