Kuzey Sentinel Adası, Hint Okyanusu'nun kuzeyinde bulunan küçük bir adadır. Dünyanın en esrarengiz kabilelerinden biri bu adada dış dünya ile hiç iletişim kurmadan yaşamaya devam eder. Bu kabilenin üyeleri ada kıyılarına yaklaşan hiç kimseye hoşgörülü davranmazlar. Bu adanın etrafında yer alan diğer tüm adalar turist akınına uğrarken, bu adaya ziyaretler devlet yetkilileri tarafından tamamen yasaklanmıştır. Bu adanın yerlileri dış dünya ile yapılacak tüm bağlantı çağrılarına ret cevabı vermişlerdir.
Kuzey Sentinel Adası yerlileri aslında yüzyıllardır bilinen bir topluluktur. Bu adanın anakara kıyısına uzaklığı diğer adalara göre daha fazladır. Buraya ziyaret amaçlı ya da kaza sonucu yolu düşen pek çok insanın sonu oklar ve sopalarla yapılan saldırılar ile ölümle sonuçlanır. Adada yaşayan yerliler tarımla uğraşmazlar. Binlerce yıl öncesindeki atalarının yaptıkları gibi toplayıcılık ve avcılık ile yaşamlarını sürdürürler. Günümüz dünyasında halen binlerce yıl öncesindeki gibi vahşi bir yaşamı tercih eden insanların bulunduğuna inanmak oldukça zor.
1880 yılında İngiliz bir ekip adaya çıkarak 6 ada yerlisini zorla kaçırmışlardır. Bu yerlilerden iki tanesi dış dünyadaki hastalıklara karşı bağışıklıkları olmadığı için ölmüştür. Kalan yerliler ise yanlarında bazı hediyelerle birlikte botla tekrar ada yakınına bırakılmıştır. 20. yy ortalarına kadar ada halkına hiç ziyaret yapılmamış , 1967 yılından sonra ise Hint hükümeti yetkilileri adaya bir kaç ziyaret yapmışlardır. Bu ziyaretlere yine ada halkının hoş yaklaşmaması sebebiyle son verilmiştir.
1981 yılında ada yakınlarında karaya oturan bir yük gemisinin personeli kurtulmayı beklerken ada yerlileri tarafından ok saldırıları ve sopalarla öldürülmüştür. Geminin enkazı halen aynı bölgede yer almaktadır. 1990 yılında Hint asıllı bir antropolog ada yerlileri ile yakınlaşmayı başarmış ve onlarla fotoğraf bile çektirmiştir. 2004 yılında meydana gelen tsunamide araştırma yapmak için bölgeye giden helikopter de ok saldırılarına maruz kalmıştır. Ada yerlileri bu tsunamiyi önceden tahmin ederek adanın yüksek kesimlerine kaçtıkları için herhangi bir can kaybına uğramamışlardır.
