Belirli bir davranışı düzenli zaman aralıklarında uygulamaya başlarsak vücudumuz bir süre sonra kendi biyolojik saatini devreye koyar. Vücudumuz, bu alışma devresinin sonunda ne zaman uyumamız gerektiğini ve ne zaman uyanmamız gerektiğini bize söylemeye başlar. İnsan vücudunda yalnız uyku düzenini değil birçok vücut faaliyetini düzenleyen bu sisteme “Biyolojik Saat“ denir.
Uzun bir
tatilin arkasından işe ya da okula zamanında gidebilmek için saatimizin
alarmını kurarız. Aradan bir süre geçtikten sonra alarma ihtiyacımız kalmaz ve
kalkmamız gereken zamandan birkaç dakika önce uyandığımızı hepimiz biliriz.
Benzer şekilde akşam belli bir zaman aralığında ise uykumuz gelir ve vücut
dinlenme ihtiyacı hisseder.
Bu doğal
zamanlayıcı sayesinde hücrelerimiz belirli zaman aralıklarında faaliyetlerini
artırırken belirli zamanlarda ise azaltmaktadır. İnsanlarda ve diğer canlılarda
bazı hormonların salgılanması, vücut sıcaklığının düzenlenmesi biyolojik saatin
denetimi altındadır. Biyolojik saat bu denetimle beraber bedenimizde
gerçekleşen kimyasal olayların günlük ritmini belirleyerek aylık ve hatta
mevsimsel değişimleri de düzenler.
Örneğin, melatonin
hormonunun gün içinde salgılanmasının düzenlenmesi gibi. Yaşamını güneş
enerjisi ile sürdüren yeşil bitkilerin fotosentez zamanının geldiğini, kış
uykusuna yatan kutup ayısı gibi hayvanların ne zaman uykuya yatacakları ve ne
zaman uyanacakları ve göçmen kuşların göç zamanının belirlenmesi biyolojik saat
sayesinde gerçekleşir.
Beyindeki nohut
büyüklüğünde olan epifiz bezi, vücudumuzun biyolojik saatini yöneten bilgi
işlem merkezi gibidir. Vücudun ne zaman hangi hormonlara ihtiyaç duyarsa bu
bezden o zaman aralığına uygun hormonlar salgılanır.